Genç Bir Şairden Genç Bir Şaire Mektuplar adıyla kitaplaşmış İsmet Özel Ataol Behramoğlu mektupları henüz bitirdiğim mektuplar. Epey etkilendiğimi söylemeliyim. Fakat iki isim için de en azından mektuplar üzerinden çok da olumlu şeyler söyleyemeyeceğim. Çünkü İsmet Özel’in çok toy, Ataol Behramoğlu’nun ise olayların çok dışında olduğu zamanların mektupları bunlar. Dilerseniz hemen inceleme, irdeleme kısmına geçelim.
İsmet Özel Ataol Behramoğlu Mektupları İnceleme
Bu mektuplaşmalardan da İsmet Özel Ataol Behramoğlu şiirlerinden de haberdardım. Fakat “Genç Bir Şairden Genç Bir Şaire Mektupları” kitabını okumama yazarımız Dibace vesile oldu. İsmet Özel, Ataol Behramoğlu, Metin Eloğlu üçgenini de ayrıca onunla ele alacağız. İlk olarak yukarıda bahsettiğim İsmet Özel’in toyluğundan bahsedeceğim. Çünkü İsmet Özel, biz gençlere göre gözü kara, kendi şiirinden başka şiir beğenmeyen sert bir adam. Fakat mektuplarda bu İsmet Özel’e dair pek bir şey yok. Bu da elbette toyluğunu göstermekte. Ayrıca Ataol Behramoğlu’ndan büyük beklentiler içerisinde olması, askerdeyken kendisini bir Er olarak küçük görmesi gibi şeyler bu toyluğu daha net ortaya koymakta.
Ataol Behramoğlu ise ilk mektuplarda, en azından ilk 100 sayfada filan güçlü, davasına sahip çıkan bir portre çiziyor. Askerde rütbesine dayanarak giriştiği işler, sonuçlarına katlanma gözükaralığı bunu destekliyor. Ayrıca İsmet Özel’e sahip çıkan duruşu, her mektupta bir isteğinin özellikle de parasının olup olmamasını sorması takdire şayan. Bir de Özel’in şiirlerini çok iyi noktalardan yakalayarak eleştirmesi, okurken keyif aldırıyor insana. İsmet Özel’de ise oturmamış bir fikri zemin, gençliğin o delikanlı çağı çok net görülmekte. Behramoğlu’nun şiirlerine getirdiği eleştiriler, mektupları okurken edebi olarak insanı doyuruyor diyebilirim. İsmet Özel’deki netlik de yine delikanlılığa en çok yakıştırdığım tutum diyebilirim.
Genç Bir Şairden Genç Bir Şaire Mektuplar
İsmet Özel Ataol Behramoğlu mektuplaşmalarında askerden sonra inceleyeceğimiz ikinci kısım Ataol’un Avrupa’ya gidişi. Ataol Behramoğlu Avrupa’ya gittikten sonra daha bir sönükleşiyor. İsmet Özel ise Türkiye’de kalarak dergi işleriyle ve geçimiyle uğraşarak zor günler geçirmekte. Ataol Behramoğlu, askerde olduğu gibi yine sürekli İsmet Özel’in ihtiyaçlarını sormakta ve ona yardımcı olmakta. Burada hâlen iyi bir akıl hocası olarak görüyoruz Behramoğlu’nu, İsmet Özel’i ise hayatla biraz daha yüzleşebilen toyluğu atmış olsa da zorlukla tam olarak başa çıkamayan bir tutum görmekteyiz. Fakat ikisi için de çabalamayı bir an bile ellerinden bırakmadıklarını söyleyebilirim.

İsmet Özel, askerde olduğu gibi Ataol Behramoğlu’ndan büyüklük beklemeye devam ediyor bence. Fakat o büyüklüğü manevi olarak artık onda bulamıyor. Maddi olarak hâlâ kitap vesaire göndererek destek olsa da manevi açıdan artık aradığını bulamıyor İsmet Özel. Bu durum da zaten tam olarak aralarında bulunmayan düşünce bağını artık bir tartışmaya, çatışmaya dönüştürüyor. En sert tartışma anlarından sonra nedense hep alakasız mektuplarla devam ediyor kitap. Arada kayıp yahut yayınlanmayan mektuplar var mı yoksa gerçekten bu düzende mi mektuplaştılar o kısmı bilmiyorum. Fakat her ne kadar uzlaşamasak da çatışmalar yaşasak da birbirimize dokunacak faydalarımız var bakış açısıyla hareket etmiş olabileceklerini düşünüyorum.
İsmet Özel Ataol Behramoğlu Şaşırtıcı Yönler
Her ikisi için de mektuplarda şaşırtıcı yönlerin en azından benim için var olduğunu söylemeliyim. İsmet Özel için pasif bir karakter görmek olarak adlandırabilirim bunu. Ataol Behramoğlu için ise Avrupa tutumu beni çok şaşırttı. İsmet Özel’i daha sert, kavgacı düşünürken Ataol Behramoğlu’nu Avrupa sevdalısı olarak düşünmüştüm. Fakat mektuplarda ikisine dair de bir emare göremedim. Yukarıda bahsetmiş olduğum Ataol Behramoğlu’ndaki akıl hocalığı ise Avrupa’da kayboluyor. Dergi için yaşananlar, Özel’in dergi ile uğraşan diğer şahıslarla tartışmaları ve Ataol Behramoğlu’nun bu tartışmaları bıçak gibi kesememesi akıl hocalığı sıfatını kaybettiriyor. Ayrıca İsmet Özel’e ilk mektuplarda olduğu gibi tesirli sözler de söyleyemiyor. Hatta bir yerde geneleve gitmesini tavsiye edecek kadar da seviyeyi düşürüyor. İsmet Özel ise üzerinden -ölü toprağı desem ağır olur ama biraz hafifini düşünün- onu bir türlü atamıyor.
İsmet Özel’in söylediği pek çok sözü kitabı okurken alıntıladığımı aynılarını zaman zaman benim de hissettiğimi itiraf etmeliyim. Bunlar, bu işlerde olmazsa olmaz. Çünkü gerçekten fikir cephesinde bir şeyler yapmak Türkiye’de hâlâ çok zor. Burada takıldığım kısım İsmet Özel’i biz bu yönüyle hiç bilmiyoruz -genç kuşağı temsilen konuşuyorum çünkü son 20 yılın İsmet Özel’i çok başka bir insan- o yüzden okurken garip karşılanıyor.
Toparlayacak Olursak
Son olarak her iki şairin de en azından bu mektuplar üzerinden değerlendirildiğinde çok iyi konuma olduğu ssöylenemez. İsmet Özel’in umutsuz tavrı ile bilinmezlikte kaybolması biraz rahatsız edici. Ayrıca bazı noktalarda eleştiriyi hiçbir şekilde kaldıramaması da rahatsız edici. Ataol Behramoğlu’nda ise bölücü sözler ciddi manada rahatsızlık veriyor. Fakat ikisinin de bir yanlışı varsa o yanlış, halka yukarıdan bakmaları. Yalnızca yukarıdan bakmak da değil, halk onların sırtına bir yükmüş gibi söylemleri var. Hem de halktan bir şair olma çabalarına rağmen… Vatan için bir şeyler yaptığı düşüncesinde olduğu hâlde Ataol Behramoğlu’nun bölücü sözlerini şok olarak okudum.
Netice itibariyle bugün Türk düşünce dünyasına hizmet etmek için güncel araçları kullanan benim açımdan ufuk açıcı bir kitaptı. Mektuplar, beni daha canla başla bu işlere devam etmeye itti diyebilirim. Çünkü bir şeyler yapmalıyız bilinci kitabın içerisinde -yanlış çerçevelerde olsa dahi- kendini hissettiriyor. Ben de zaten “bir şeyler yapmalı” bilinci ile yolu koyuldum. Dolayısıyla ilerde mektuplaşmalarımın yayınlanmayacağını bilerek onların gittiği yolun bir benzerinden gittiğimi açıkça ifade edebilirim.
Simeranyada usulü bir değerlendirme yapmayacağım bu içerikte. Sosyal medya hesaplarımızı -her ne kadar aktif olmasalar da- takip edebilirsiniz:
Dipnot olarak düşeyim; her ne kadar kitap da olsa mektuplaşmalardan ibaret olduğu için içeriği Çağrışımlar kategorimize alıyorum. Mektupların bizde çağrıştırdıklarına binaen bu kategori uygun.