Simeranyada Küçük Hanım serisine ev sahipliği yapmaya devam ediyor! Serinin 11. bölümüne geçmeden önce eğer kaçırdıysanız Küçük Hanım Serisi 10‘u okumanızı tavsiye ederim.
Küçük Hanım -1.1-
Demirden vagonların içinde hızın insanda açtığı yaralar ile ilgili aforizmalar üretiliyor küçük hanım. Keskin sirke küpüne zarar derken parmak uçlarına bakmadan dipnotlar atılıyor kağıtlara. Mezarlık ziyaretlerinde insan ölümü ceplerine dolduruyor da yokuş aşağı inerken yükün ağır geldiğinden yakınıp yarı yolda ceplerini boşaltıyor.
yokuşlar. cepler. mezarlık.
Hırkasını giydikten sonra lacivert örtüsünü düzeltti masasındaki fazlalıkları bir üst rafa yerleştirdi. Derin bir nefes alarak yavaştan soğumaya başlamış kahvesinden bir yudum aldı. Ve kağıda döndü; Yara bir şekilde açılmaya devam ediyor küçük hanım. İsimler, yüzler ve sesler bir bir değişiyor ama yara almak değişmiyor. Üzerimize sinen kelimeleri kendi dehlizlerimize kapatmamız bundan. Görülme, bilinme endişesine girip dehlizin kapısına bir kilit daha vurma düşüncesi bu yüzden güldürüyor çünkü O biliyor. O’nun bilmesi, yakınlığı, diğerlerinin cümlelerinden daha tesirli geliyor. Dehliz tam burada dört odacığın içinde küçük hanım. Çiçekli yara bantlarıyla süslü.
çiçekli yara bantları. dört odacık. ve o ayet.
*” Biz ona şah damarından daha yakınız…”
İnsan seslerinden arta kalan zamanı içimizdeki sesle geçirmeye başladığımız günden beri perdeleri daha hızlı çektiğimizi düşünüyorum küçük hanım. Çıkmaz sokakları daha cesur adımlayıp avuçlarımıza yazdığımız mürekkebe baka baka yolumuzu bulma gayreti içine giriyoruz. Başka yüzlere karşı temkinliliğimiz hâlâ diri. İlmeklerin tazeliği henüz geçmedi. Artık karşılığı bulunamayan, bulunmak istenmeyen çizgileri ilmeklerden ayırıp yola devam etmeli.
isimlerin değişmesi, sayfaların solması ve mandalı aratmayacak yabancılık…
Her bir çizgi farklı an’a tekabül ederken çizgilerin uzadıkça uzayıp bedenleri karşı karşıya getirmesine şaşırmayı bıraktım daha doğrusu şaşırmamayı öğrendim küçük hanım. Şimdi an’ları ve anıları bazen üzerinde çiçek deseni olan, sayfaları hafif eskimiş deftere bazen de ona anlatıyorum. Çizgilerin nedenlerini zorlu denklemlere çevirmemenin mahiyetini de artık kareli kağıda gözlerim kapalı yazdığımı da pek ala belirtmek isterim. Zaman geçiyor susmanın mahiyetini işlemelerle öğrenmem gerekiyor. Zaman geçiyor. Zaman…
**geçmişle geleceği bir etmek, anın içinde bulunduğunu hissetmek, geçip gittiğini unutmamak ama yaşadığını da mutlaka bilmek, her olanı hayır bilmek. olanda hayır vardır ve hayırlı olan an da işte bu andır.
Aralık, on iki, yirmi dört.
*Kâf Suresi, 16.ayet
** eşikte beklemek, yağız gönüler.
Küçük Hanım Serisi 11’i bitirirken, bizi Instagram üzerinden de takip edebilirsiniz.