Küçük hanım serisi 13. bölümü yayında! Eğer serinin bir önceki bölümünü kaçırdıysanız önce onu okumanızı tavsiye ediyoruz. Küçük Hanım Serisi 12‘yi buradan okuyarak 13’e geçiş yapabilirsiniz.
Küçük Hanım -1.3-
Kördüğümü çözmek için çaba göstermeden adım atmaktan çekinmem gerekli küçük hanım. En büyük handikaplardan biri bu. Zira çaba göstermeden şifalı sözlere bel bağlamak kıvrılmış halı kenarına ayağın takılıp sendelemesiyle eş değer. Geçmeden evvel düzeltmek gerek, şayet ki buna rağmen düşülürse hasarı en aza indirmiş olmak bile parmak uçlarına çiçek çizmek için yeterli bir sebep.
Unutkanlıklarla dolu anıları yazdığım kavanozu bugün aşağı yukarı biraz sallayıp içinden kağıtlar seçtim. Rızayla unutulmuş ( unutmak için söz verilmiş ) ve bunu unutkanlık süsüyle süslemiş kelimeler anıları kuşattığında tebessüm ettim. Şimdi perdeleri sıkıca çekiyor ve görmediğimi sanıyorum. Görmemek ve iç alemimde herhangi bir bulutlanma yaşatacak her şeye perde çekiyorum küçük hanım. İster buna korkaklık deyin ister başka cümlelerle açıklayın ve bunu yaparken de psikolojiden yardım alın. Sonuç ne olursa olsun bazen görmemek, bilmemek, duymamak iç alemi korumanın türlü türlü yollarından biridir. Belki en kolayıdır.
Ne bir tabak ne bir bulutlanma. Ne bir yanık ne bir bulutlanma. Ne bir gidiş ne bir bulutlanma. Ne bir yol ne bir bulutlanma. Ne bir sessizlik ne bir bulutlanma. Ne bir saklanma ne bir…
Zamanın zımparasından geçerken en çok parmak uçlarım hasar görüyor küçük hanım. Okuduğum satırların tesirli olabilmesi için sürekli “ yeniden” demem gerektiğini de biliyorum. Lakin parmak uçlarımın yaraları ve bazı yanıklar haylaz çocuklar gibi kendini gürültüyle hatırlatıyor. Bu yüzdendir ki fazla sesi sevmiyorum, kuru kalabalığın suyu hafifçe bulandırması yer yer lavanta ve biberiye yağını kullandığım zamanları hatırlatıyor. Zamanın zımparasından geçerken küçük hanım, not defterime yazdıklarımın, dualarımın ve en çok da sessizliğimin artması için Allah’a daha fazla dua etmem gerek, bunu da pek âlâ biliyorum.
Başındaki siyah örtüyü düzeltip soğumaya yüz tutmuş türk kahvesinden birkaç yudum aldı. O sırada gözleri sağ parmağındaki yüzüğe kaymıştı. Evden, eve dönmeden evvel kendime ufak bir hediye diye tekrarlamıştı içinden. Onlarca yüzüğün arasından… Yüzüğü önce sola sonra sağ çevirdikten sonra eski hâline getirdi ve şunları yazmaya başladı:
“ Tezatlığın vermiş olduğu ipleri ters düz yapmaktan hoşlanmıyorum artık. Ne işi var diyorum, ne tezatlığı, artan öfkem suyu bulandıran tüm isimlere yönelirken bu öfkenin cürmüm kadar yer yakamayacağını bilmek de güldürüyor. Tabii insanın kendini bilmesi de elzemdir… Şimdi araya birkaç psikolojik terim sıkıştırırsam… Rüyalarım, arada yoklayan mide bulantım, eskilerden birkaç kitap ve sahiden eve dönme isteği yaşımın sonlarına doğru kendini iyice belli ediyor. İç içe geçmiş saklama kapları alıyorum, telaşım yüz güldürüyor ve birkaç gün parmak uçlarım kırmızı kırmızı dolaşıyorum. Tezatlığın vermiş olduğu ipleri…”
çözümüm mesafe. o da bir miktar yalnızlığı göze almayı gerektiriyor, olsun varsın.*
şubat, sekiz, yirmi dört.
*altı dakika, fatma bayram.
Küçük Hanım Serisi 13’üncü bölümünün sonuna geldik. Devamı için bizi takipte kalmaya devam edin, instagram üzerinden de bizi takip edebilirsiniz.