Küçük Hanım serisi Simeranyada adresinde mimozaverosa’nın kaleminden devam ediyor. Serinin bir öncekini bölümünü kaçırdıysanız önce 7‘yi okumanızı tavsiye ederim.
Küçük Hanım Serisi 8 -0.8-
Bir demet kasımpatının iç alemimde oluşturduğu çalkantı ile yazıyorum bunları küçük hanım. Durgun suyu bulandırmak gibi bir şey bu. Çizgileri birleştirmek desen değil, göz pınarlarını doldurmak desen yine değil. Sadece bir demet kasımpatı… Yargılar ve yargılarının dizinin dibinde bekleyen işaretler parmak uçlarımı gün aşırı aşındırmakta ve bu yüzden… Kasımpatılar, bir demet olanından…
Tüm bekleme yerleri dünyaya uyum sağlamam için üzerime yürürdü.*
Lacivert örtüsünü düzeltti ve kalemi yazıyor mu diye bir iki çizgi attı deftere, görüntüden hoşlanmış olacak ki bazı parmaklarının yara bantlarıyla sarılı olmasını umursamadan ilk cümleyi kurdu; Kuyu, dehliz ve iç alemde durgunluğa tekabül edecek hangi imge varsa o. Basitten karmaşığa doğru çözülen denklemlerin içimde yarattığı hülasalar bundan ibaret. Her çözdüğümü sandığımda daha zor olanların karşıma çıkması gibi bir şey. Psikoloji buna belki kar topu etkisi diyordur bilmiyorum. Şifa nerede hiçbir fikrim yok. Var ama yok. Varların yokları yani. Şifayı aramak bana kaça patlar bundan da emin değilim. Üstüm başım dünya olmuşken şifa demek nasıl bir hâldir ona hiç değinmek istemiyorum. kocaman seslerin arasında alkış tutan ve bunu samimiyetsiz bir gülümseme ile kelimelere döken acizin… Dünya diyorum, toz toprak. Ellerim diyorum toz toprak. Parmaklarımdaki yaralar diyorum…
Yazgım kendi avcumda seyretmek kırgın aksimi…**
İnsanların ölümlerine kafa tutan diz boyu kırgınlıklar çoğalıyor sanki küçük hanım. Ölmek diyorum ama musalla taşı, kefen ve tabut olarak yorumlamayın zira koca kırgınlıkların gitmesi için bile bunlar yeterli gelmiyor. Düğmeler iliklenmiyor, sayfalarca beyazlardan arta kalan zamanlarda şişkin karınlardan ve doymayan nefislerden bahsedilip duruluyor. Dinlenmek için mermerlerin başında soluklanacağım günü bu yüzden iple çekiyorum. Ağzımın tadının kaçmasını istediğimden kağıtlara attığım tiklerin solup gitmesi keyfimi kaçırmıyor. Yollardan, kongrelerden, alkışlardan, sevgililerden arta kalan yalnızca mermerlerin hakiki dostluğu oluyor. İnsanların ölümleri küçük hanım… Bizim ölümlerimiz…
Ağızların tadını kaçıran ölümü çokça hatırlayın. ***
on dokuz ekim, yirmi dört.
- ceylan uykusu, ayşegül genç.
- ** münacat, ismet özel.
- *** Nesâî, Cenâiz, 3.
Bir sonraki Küçük Hanım serisi bölümü ile buluşmak üzere! Bu arada bizi instagram üzerinden takip etmeyi unutmayın!