Ölü Ozanlar Derneği (Dead Poets Society, 1989), yönetmenliğini Peter Weir’in üstlendiği ve Robin Williams’ın başrolde yer aldığı, edebiyatın ve bireysel özgürlüğün gücünü vurgulayan etkileyici bir dram filmidir. Film, baskıcı bir eğitim sisteminde öğrencilerine ilham vermeye çalışan yenilikçi bir Edebiyat öğretmeninin hikâyesini anlatır. Kuşaklararası çatışmanın çocukların üzerinde yarattığı baskıyı ve çıkış kapısı olabilecek bir zıtlığın bazı bilinçlerde nasıl bir yıkıma yol açabileceğini göstermektedir.
Ölü Ozanlar Derneği Konusu ve Temalar
1959 yılında, ABD’nin prestijli erkek yatılı okullarından biri olan Welton Akademisi’nde geçen hikâye, geleneksel ve disiplinli bir eğitim sistemine sahip bu okulda, öğrencilerin hayatına yeni atanan Edebiyat öğretmeni John Keating’in gelişiyle başlar. Keating, öğrencilerini şiir aracılığıyla düşünmeye, sorgulamaya ve kendi yollarını çizmeye teşvik eder. Öğrenciler, Keating’in etkisiyle “Ölü Ozanlar Derneği” adlı gizli bir kulüp kurarak, özgür düşünceyi ve bireyselliği keşfetmeye başlarlar.
Film, “Carpe Diem” (Günü Yaşa) felsefesi etrafında şekillenir ve bireysel özgürlük, otoriteye karşı duruş, gençlik, hayaller ve trajedi gibi temaları işler.
Ölü Ozanlar Derneği Oyuncuları
Robin Williams (John Keating): Keating karakteriyle Williams hem mizahi hem de duygusal yönleriyle unutulmaz bir performans sergiler. Öğrencilerine ilham veren, onları düşünmeye ve hissetmeye teşvik eden bir öğretmen olarak, film boyunca izleyiciyi derinden etkiler. Aynı zamanda babalarından yeterli sevgi göremeyen öğrencilerine bir baba figürü haline gelir. Öğrencilerinin baskıcı toplumun ve eğitim sisteminin etkisinde yaratıcılıklarını kaybetmemesi gerektiğini düşünür. Burada öğretmenin tek amacı gördüğü potansiyeli büyütmek istemesidir. Ancak dönemin ekonomik şartları, ailelerin zenginliklerini çocukları üzerinden devam ettirmek istemesi, üstelik gittikleri okulun bir statü belirtisi olması hem aileleri hem de çocukları inanılmaz bir baskı ortamına itmektedir.
Robert Sean Leonard (Neil Perry): Oyunculuk tutkusuyla yanıp tutuşan Neil, babasının baskısıyla karşı karşıya kalır. Keating’in teşvikiyle tiyatroya adım atar, ancak ailesinin beklentileriyle çatışması onu bir çıkmaza sürükler. Kendi benliği ve babasının istediği kişi olmak arasında bir savaşa düşmüştür. Neticesinde yaratıcılığını ilerletmek için girdiği tiyatro kulübünde bir gösteride oynar fakat bu gösteri onun sonu olur. Babasının verdiği sert tepki sonucunda babasının silahıyla kendini vurur.
Ethan Hawke (Todd Anderson): İçe dönük ve utangaç bir öğrenci olan Todd, Keating’in rehberliğinde kendine güven kazanmaya başlar. Özellikle filmin final sahnesinde gösterdiği cesaret, karakterinin gelişimini gözler önüne serer. Bu noktada öğretmenin başarılı olduğu öğrenci haline gelir. Bilinç gelişimini başarılı bir şekilde tamamlar.
Başarılar ve Miras
Ölü Ozanlar Derneği, En İyi Özgün Senaryo dalında Oscar ödülü kazanmış ve En İyi Film, En İyi Yönetmen ve En İyi Erkek Oyuncu (Robin Williams) dallarında aday gösterilmiştir. Film, zamanla kült bir klasik haline gelmiş ve eğitim, edebiyat ve bireysel özgürlük temalarıyla ilgili tartışmalarda sıkça referans alınmıştır.
Filmin Edebi Yönü
Keating’in liderliğinin göstergesi olarak kullanılan bir şiir olan ve Walt Whitman’ın Abraham Lincoln’e ağıt olarak yazdığı “O Kaptan! Kaptanım!” aynı zamanda Keating’e hitap olarak kullanılır. Bu şiirin önemi, aynı zamanda öğretmenin nasıl bir yol açıcı olarak görüldüğünün kanıtıdır. Şiirin bir bölümüne bakıldığında da aslında liderlik vasfının nasıl betimlendiğini görmek mümkündür:
Ey Kaptan! Kaptanım! Korkulu yolculuğumuz sona erdi,
Gemimiz fırtınalara göğüs gerdi, aradığımız ödül kazanıldı;
Liman yakın, çanlar çalıyor, halk coşku içinde,
Ama gözler hala o cesur ve kararlı geminin dümeninde…”
Aynı zamanda öğrenciler kendi aralarında kurdukları dernekte konuşurken de şiirleri kullanırlar. Kız arkadaşlarıyla yaptıkları bir sohbette kızlara Robert Herrick’in şu şiirini okurlar:
Toplayın gonca gülleri henüz vaktiniz varken,
Zaman akıp geçiyor çünkü hızla;
Bugün gülen bu çiçek,
Yarın solup gidecek.
Şiirlerinde genellikle anı yaşamanın önemini vurgulamaları aslında gençlerin yalnızca hayatlarını yaşama isteklerini gösteren bir kanıt gibidir.
Dernek toplantılarını özellikle ormanda yaparlar. Ormana giderek buldukları bir mağarada şiirlerini okuyarak toplanırlar.
Ormana gittim çünkü bilinçli yaşamak istedim,
Hayatın yalnızca temel gerçekleriyle yüzleşmek,
Hayatın bana öğretebileceği bir şey olup olmadığını görmek istedim;
Ve ölürken, hiç yaşamamış olduğumu fark etmek istemedim.
Yaşamak istemediğim bir hayatı yaşamak istemedim — yaşam çok kıymetliydi;
Ve kabullenişi, yalnızca kaçınılmazsa uygulamak istedim.
Hayatı derinlemesine yaşamak ve yaşamın iliklerine kadar özünü emmek istedim.
Özetle:
Ölü Ozanlar Derneği (Dead Poets Society), bireysel özgürlük, hayal gücü ve sanatın insan ruhundaki etkisini anlatan bir başyapıttır. Whitman’ın “O Captain! My Captain!” şiiri, Keating’e duyulan saygıyı temsil eder. Herrick’in “Gonca Güller” şiiri, “Carpe Diem” ilkesinin simgesidir. Thoreau’nun “Walden” pasajı, bilinçli yaşama çağrıdır. Ölü Ozanlar Derneği, gençlerin kimliklerini ararken karşılaştıkları duvarları, bu duvarların şiirle nasıl çatlatıldığını ve bir insanın hayatına dokunan öğretmenin ömür boyu iz bırakabileceğini anlatır. Aynı zamanda edebiyatın bir gencin hayatında neleri değiştirebileceğini tüm detaylarıyla gösterir.
Carpe Diem. Günü Yaşa. Sesini bul. Hayatını olağanüstü kıl.
İlginizi çekebilir: Duyguların Rengi Konusu Film Ne Anlatıyor?