Simeranyada’nın ilk kitap içeriği elbette adını aldığı “Yalnızız” romanı üzerinden olacaktı. Yalnızız romanı öneri, inceleme adı altında roman hakkında temel düşüncelerimi paylaşacağım. Her ne kadar romanın yeri bende ayrı olsa da bu öneri, inceleme konusu tarafsız bir okuyucu yorumu olacak. İlk olarak roman hakkında temel bilgilere göz atalım.
Roman, Peyami Safa’nın ustalık eserlerinden biri olarak bilinmektedir. İlk basım tarihi 1951’dir. İçinde bulunduğumuz 2023 yılında Ötüken Neşriyat tarafından 54. baskısı yapılmıştır. Yani 1951 yılından bu yana Türk okuyucusu bu romanı okumaya devam etmiş. Bunun en büyük sebebi de muhakkak Peyami Safa’nın tahlil gücüdür. Çünkü Peyami Safa, bir Türk vatandaşı olarak bu toprakların yetiştirdiği bir isimdir. Dolayısıyla bu toprakların gerçeklerini bilen dahası bu gerçeklerle yaşamış bir insandır. Kalemiyle de bunu son derece profesyonel bir şekilde çizmiştir. Yayınladığı diğer eserlerden, bu eserlerin bıraktığı etkiden de bu açıkça anlaşılmaktadır. Niçin bu kadar övgüye mazhar olurken, bu kadar ön planda değil diye düşünüyor olabilirsiniz. Bunun sebebi de siyasi olduğu için buraya taşımak istemiyorum.
Temel bilgilerden biraz uzaklaştık fakat öneri, inceleme içerisinde yer alması gerekenlerden bahsediyoruz yani konunun dışına da çıkmış değiliz. Hem ne yapacağız temel bilgileri, onlar her yerde var 🙂
Yalnızız Romanı Karakterleri
Romanın baş karakteri Samim’dir. Simeranya‘nın kaşifi olan Samim, Peyami Safa gibi toplumu incelemeyi de anlamayı da iyi bilen bir yapıya sahiptir. Bu yönüyle romanda muhtemelen Peyami Safa’yı en azından bazı yönleriyle en çok yansıtan karakter Samim’dir. Baş karakter olduğu için bunun zaten muhtemel olduğu düşünülebilir fakat bu doğru bir kanı değildir. Çünkü yazarlar daha çok, kendilerini gizlemeyi amaçladıkları romanlarda başrole yine kendilerini koymazlar. Samim’in Simeranya hayali de muhtemelen Peyami Safa’nın yıllarca düşlediği bir dünyanın romantize edilmiş bir versiyonudur. Ne de olsa her kitap, yazarın iç dünyasından yüzlerce iz taşır.
Diğer karakterler ise Besim, Selmin, Mefharet, Meral, Feriha, Nail Bey, Necile ve Renginaz’dır. Bu karakterlerin kitabın gidişatına göre bazı bölümlerde ağırlıkları artmaktadır.

Yalnızız (Peyami Safa) Nasıl Bir Kitap
Yalnızız romanı insanın ufkunu genişleten bir kitaptır. Romandaki olaylar bazen -dönem de dikkate alındığında- son derece olağan iken bazı olaylar inanılmaz hayret vericidir. Özellikle kitabın son sayfalarında yaşananlar, insanı derin bir tefekküre itmektedir. Benim, kitabın sonuna dair yorumum “ancak gerçek olacak kadar saçma” idi. Çünkü hakikat böyledir. Yaşananlar bir hakikattir, hiçbir yaşanan önce mantık çerçevesinde bir yere oturduktan sonra yaşanmaz, yaşanır ve biter. Necip Fazıl Kısakürek’in -ki kendisi de Peyami Safa ile gayet iyi anlaşırlarmış, oturup sohbet ettikleri hatta tartıştıkları çok olurmuş- “Bir Adam Yaratmak” piyesinde söylendiği gibi “Hayat bir şeyi yapınca o şey tamamdır. Olurmuşu, olmazmışı yoktur. Hayat yapar, izah etmez ve kabul ettirir.” Senaryoda ise durum böyle değildir. İzah etmek, kabul ettirilemeyecek şeyi söylememek vardır. İşte bu yüzden bir senaryoyu bazen “gerçek” kılan şeyin onun izahının olmamasıdır.
“Ancak gerçek olacak kadar saçma” benim tabirim, bu hisse kapıldığım yapımlarda bunu hep kullanırım. “Bir Adam Yaratmak” piyesinde de bunun hiç yanlış bir bakış açısı olmadığını görmüş oldum. Yalnızız, tam olarak böyle hissettirdi fakat bunun gerçekten bir senaryo olması Peyami Safa’nın ne kadar etkili bir yazar olduğunu ortaya çıkarıyor. Çünkü yakın zamanda bu hisse kapıldığım bir film de olmuştu. Neyse ki sinema kategorimiz var da bu film hakkında da yine Simeranyada adresinde konuşacağız. Filmin ismi “The Keeper (Trautmann)” TRT2’de film başladıktan 10-15 dakika sonra denk geldim. Film hakkında hiçbir fikrim yoktu, son sahnelere kadar geldik “yok artık ancak gerçek olacak kadar saçma” dedim. Meğerse gerçekten gerçekmiş 🙂 bir kalecinin yaşadıklarını filme dönüştürmüşler. Neyse ona zaten değineceğiz Yalnızız romanı şimdiki konumuz.
Yalnızız Romanı Okunur mu?
İnceleme kısmı alışılmışın dışındaydı çünkü eski dünya hislerimizden kurtulmak şartıyla Simeranyada olacaktık. Birlikte okumaya, okuduklarımız üzerinden içimizden geldiği gibi birlikte değerlendirme yapmaya geldik. Öneride ise söyleyeceklerim çok uzun olmayacak. Roman 400 küsür sayfa, bu sayfa sayısı bence bir roman için ideal. Romanın akıcılığı ise harika. Olayın içerisinde insanı çekme gücü de merak uyandırma tarafı da çok güçlü. Yalnız dilinin herkes için hafif olduğunu söyleyemem. Zira 1951 yılındaki Türkçe’nin kullanıldığını düşünebilirsiniz. Fakat Ötüken Neşriyat, her sayfa altına kelimeler için birer dipnot bırakmış. Bu duruma da hazırlıklı olarak kitabı her seviyeden okur rahatlıkla okuyabilir.
Peyami Safa’nın okuyacağınız ilk eseri ise eğer daha öncesinde “Fatih Harbiye” veya “Dokuzuncu Hariciye Koğuşu” eserlerini tavsiye ederim. İlk onlar okunması gerektiği için değil, Safa’nın diline daha kısa olan kitapları ile alışmanız için. Elinizde yalnızca “Yalnızız” varsa elbette ondan başlamanın da hiçbir mahsuru yok. Kitabın yayıncısı Ötüken Neşriyat‘tır fakat dilediğiniz yerden satın alma işlemi gerçekleştirebilirsiniz.