Yaşadığı dönemde daha çok matematik ile astronomi alanındaki çalışmaları ile öne çıkan Ömer Hayyam, bugün en çok şair yönüyle biliniyor. Özellikle Ömer Hayyam’ın şarap şiiri ülkemizde karşılık buluyor. Fakat gerçek anlamda bunların pek doğru anlaşılmadığını söyleyebiliriz. Ömer Hayyam’ın şarap şiiri, onun şarap içen biri olduğunu göstermemektedir. Gerekçelerini detaylandıracağım, yine de Ömer Hayyam’a nispet edilen her şarap şiirinin de ona ait olmadığını söylemeliyim. İlk olarak size Ömer Hayyam’a nispet edildiği halde ona ait olmayan şarap şiirini göstereceğim, sonrasında gerçekten ona ait olan şarapla alakalı şiirlerine bakarak, ne anlattığına bakacağız. Detaylı bir şekilde ele alacağım konuyu fakat bana bu da yetmez derseniz daha geniş akademik kaynaklar sunacağım, dilerseniz onları da okursunuz.
Ömer Hayyam’ın Şarap Şiiri
Ömer Hayyam’a nispet edilen ne yazık ki pek çok kişi tarafından da gerçekten Ömer Hayyam’ın sanılan son derece absürd hatta saçma sapan bir şiir var, çok uzun olduğu için tamamını yazmayacağım, şöyle kısaca bakalım:
Şarap, Sen Benim Günüm Güneşimsin!
Öyle bir dolsun ki seninle içim,
Bir bildik görünce beni sokakta:
“Ne o, şarap, nereye böyle?” desin.
Ben ne camiye yararım, ne havraya!
Bir başka hamur benimki, başka maya.
Yoksul gavur, çirkin orospu gibiyim:
Ne din umurumda, ne cennet, ne dünya!
Camiye gittim, ama Allah bilir niye:
Ne namaz kılmaya, ne dua etmeye.
Eskiden bir kilim aşırmıştım camiden:
O eskidi, gittim yenisini yürütmeye.
Matematikçi, astronom, filozof, sufi, bilgin bir isimden bahsediyoruz. İnsan bu dizeleri Hayyam’a atfederken azıcık utanır. Rubainin kurucusu olarak bilinen, dili bu denli güçlü birinin, şiiri fikirlerini ifade etmek için kullanan birinin bu kadar anlamsız, manasız, abuk sabuk şeyler yazmayacağını birazcık muhakeme yeteneği taşıyan herkes bilir. Kilim aşırmıştım, yenisi yürütmeye gibi bir kullanım, değil Ömer Hayyam’ın yaşadığı dönemde 100 yıl önce bile yoktu, daha dünün bugünün jargonu bunlar. 100 civarında rubai söylediği düşünen Hayyam’a toplamda 1000 rubai atfedildi. İçlerinden en rezili, en kepazesi net bir şekilde bunlardır. Ömer Hayyam’ın bunları söylediğini düşünmek tarihe ihanet, Ömer Hayyam’a çirkin bir iftiradır.

Ömer Hayyam Rubaileri
Yaşadığı dönemde Ömer Hayyam tek bir rubai bile kaleme almamıştır. Rubailerini yalnızca söylemiştir, dilden dile dolaşan rubailer ilk kez ölümünden 3 asır sonra 158 rubai olarak kaleme alınmıştır. Bu üç asırlık sürede de yine Ömer Hayyam gibi söyleyen bazı şairlerin şiirleri, Ömer Hayyam’a atfedilir olmuştur. Türkçe tercümelerinde de 300-500 arasında rubai yazılmıştır. Bunların her birinin Hayyam’a ait olmadığı bilinmekle birlikte, onun diline yakın olanlar korunmuştur. Yukarıdaki müsvedde ilmi bir çalışma sonucu ortaya çıkarılan hiçbir kitapta yer almamıştır. Dilerseniz hemen Ömer Hayyam’ın olduğuna ittifak edilen bazı rubailerini burada yazalım, nasıl güçlü ne kadar güzel bir dilinin olduğunu anlam derinliğini siz de görün:
Ey, salt varlık olan rabbim! Sen yokluktan uzaksın,
Hiçbir yerde değilsin ama her yerde varsın.
Ey, yeri yönü bulunmadan var olan varlık!
Sen nerdesin? Neresi var ki orda olmayasın?
Bir örnek daha sunalım:
Ezel sırlarını ne sen bilirsin, ne ben.
Bu muammalı kelimeyi ne sen okuyabilirsin, ne ben.
Perdenin önünde benimle senin dedikoduların vardır;
perde kalkınca ne sen kalırsın, ne ben!
Bu dizelerde anlam var, derinlik var, mana var. Yukarıdaki dizelerde ise günümüz sözde şarkıcılarının diliyle aynı dilde saçmalıklar var. Bunlara itibar ederek, Ömer Hayyam’ın şarap düşkünü biri olduğunu sanmak ahmaklıktır. Zira Hayyam’ın yaşamı ciddi bir ilim insanının yaşamıdır. Döneminde İslam’ın kalesi olan, batınilerle İslam davasının hakikatini korumak için savaşan Selçuklu Devleti de Ömer Hayyam’ın ilmini desteklemiş, onu sarayda görevlendirmiştir. Hatta yaşadığı dönemde Hoccetü’l Hak olarak yani Hakkın delili, gerçek belge diye anılmıştır. Ayrıca İmam Ömer denildiği de eski kaynaklarda mevcuttur. Şarap içen, hırsızlık yapan, camiye, imana, ibadete saygısızlık eden hatta bunları yaymak maksadıyla şiirlerinde bunları dile getiren birinin böyle tanınması, bilinmesi zihninizde makul bir zemine oturuyorsa varın bu iftiranın yardakçısı olun!
Ömer Hayyam hakkında tarihte yazılmış en eski vesikaya da göz atalım: Eser: ” Çehâr-Makâle”
506 Hicret yılında Belh’te, Esirciler Mahallesi’nde Emir Ebu Sa’d Cerre’nin evine Hace İmam Muzaffer Esferazi ve Hace İmam Ömer Hayyam inmişlerdi. Ben o sırada onların yanında bulunuyordum. Sohbet arasında Hoccetü’l-Hakk’tan işittim. Dedi ki: “Benim kabrim öyle bir yerde olacak ki, her baharda rüzgar, onun üstüne çiçekler serpecek.” Bu söz bana, imkansız göründü. Lakin, öyle bir insanın boş ve manasız söz söylemeyeceğini bilirdim. 530 senesinde Nişabur’a geldiğim zaman, o büyük insan yüzünü, toprağın örttüğü yere çekmiş ve bu süfli alemi yetim bırakıp gitmişti. Mezarını göstermesi için birini yanıma aldım Beni Cerre mezarlığına götürdü. Sol tarafa doğru bahçe kapısının duvarı dibinde kabrini gördük. Armut ve zerdali ağaçları, dallarını bahçe duvarı üstünden sarkıtmış ve kabre o kadar çok çiçek dökülmüştü ki, toprak çiçekler altında gömülüp kaybolmuştu. O zaman kendisinin Belh’te söyledikleri hatırıma geldi; ağladım. Çünkü, yeryüzünde onun bir benzerini daha görmemiştim. Ben hâkim Hoccetü’l Hakk Ömer’i gördüm, lakin onun yıldızlara itikadı olduğunu görmedim. Zaten büyüklerden hiçbirini yıldızlar ahkamına inanır görmedim.
Ömer Hayyam ve Şarap
Peki tüm bunlar ortadayken nasıl oldu da Ömer Hayyam, kimileri tarafından şarap içen biri olarak lanse edilmeye çalışıldı? Bunun iki cevabı var, ilki tamamen cahillik. İkincisi ise kötü niyet, içtikleri içkiyi aklama çabası da diyebiliriz. Geçenlerde 1000 kitap uygulamasında sigara hakkında olumsuz düşüncelerimi yazdığım iletiye bile “Ömer Hayyam şarap içerdi sen sigaraya laf ediyorsun” şeklinde anlamsız savunmalar yazılmıştı. Ömer Hayyam son derece aklı başında, saygın bir ilim insanıydı. Şarapla, haramla, günahla da herhangi bir bağı yoktu. Şarapla alakalı rubailerinde de Tasavvufi anlamda şarabı kullanıyordu, yoksa içicisi değildi. Böyle bile olsa içkinin dini boyutunun kesinlikle haram olduğu bir gerçek, toplum açısından da içkinin topluma her yönüyle zarar verdiğini çoğu kez haberlerde görüyoruz. Sarhoş şoför dehşet saçtı başlığını aratacak olursak yakın tarihli sonuçlarla birlikte binlerce sonuç bulabiliriz, bu içkinin sonuçlarından yalnızca bir tanesi.
Ömer Hayyam’ın şarap şiiri olarak ilk verdiğimiz asılsız örneği değil, “Al Cenneti Çal Başına”yı bilmenizi tavsiye ederim. Diğer çirkin sözlerin de Ömer Hayyam’a ait olmadığını konusunın açıldığı her yerde rahatça söylemenizi talep ederim 🙂 Al Cenneti Çal Başına üzerine yaptığım çözümleme ile şarabın Hayyam’ın eserinde nasıl bir yeri olduğunu öğrenebilirsiniz.
Son olarak Ömer Hayyam’ı yapay zekaya anlattım, görselini oluşturmasını istedim, ortaya çıkardığı görseli sizinle paylaşayım bu kez buradan ama sonra instagram üzerinden bu tür paylaşımlara devam edeceğiz:

Daha fazla okumak istiyorum diyenler için kaynaklar:
- https://islamansiklopedisi.org.tr/omer-hayyam
- https://www.otuken.com.tr/u/otuken/docs/hayyam.pdf
- Ömer Hayyam Rubailer, Kapı Yayınları, Asaf Halet Çelebi