Simeranyada müzik kategorisi şimdilik biraz ıssız. Benden başka müzik kategorisinde yazan olmadığı için bir süre de böyle devam edecek gibi gözüküyor. Ben de en çok Barış Manço’nun özellikle de “Sözüm Meclisten Dışarı” albümündeki eserler üzerine yazıyorum. Yazarlığımın ilk dönemlerinden beri yazılarımda Barış Manço’nun eserlerine dair bir şeyler hep oldu. Yanılmıyorsam kitabımda da yine aynı albümden bir esere dair yazdığım bir bölüm vardı. Her neyse bu kez Barış Manço Dönence anlamı üzerine Simeranyada yazıyorum. Dilerseniz ilk olarak tekrar dinleyelim, sözlerine de şöyle bir bakalım:
Barış Manço Dönence Sözleri – Dönence Dinle
Barış Manço’nun bu eserinde sözlerin Barış Manço’ya, bestenin ise Ahmet Güvenç, Celal Güven, Nejat Tekdal isimlerine ait olduğunu belirtmeliyim. Çünkü bu eserde insanı sözler ayrı etkiliyor, beste ayrı etkiliyor. Beste ile sözlerin birbirinden bağımsız olduğu fakat aynı duyguyu taşıdığı da hissediliyor. Oğlak dönencesi ile yengeç dönencesinde olduğu gibi ikisi de aynı şeyleri ifade etse de birbirlerinden bağımsız noktaları etkiliyorlar. Besteyi bu yüzden daha dikkatli dinlemenizi istiyorum.
Barış Manço Dönence Sözleri
Gün çoktan döndü buralarda
Ve ben simsiyah bir gecenin koynunda yapayalnız bekliyorum
Duyuyorum, görüyorum
Bir gün gelecek dönence biliyorumSimsiyah gecenin koynundayım, yapayalnız
Uzaklarda bir yerlerde güneşler doğuyor
(Biliyorum)
(Dönence)Kupkuru bir ağacın dalıyım, yapayalnız
Uzaklarda bir yerlerde bir şeyler kök salıyor
(Görüyorum)
(Dönence)Çatlamış dudağımda ne bir ses ne bir nefes
Uzaklarda bir yerlerde türküler söyleniyor
(Duyuyorum)
(Görüyorum)
(Biliyorum)Simsiyah gecenin koynundayım, yapayalnız
Uzaklarda bir yerlerde güneşler doğuyor
(Dönence)Kupkuru bir ağacın dalıyım, yapayalnız
Uzaklarda bir yerlerde bir şeyler kök salıyor
(Dönence)Çatlamış dudağımda ne bir ses ne bir nefes
Uzaklarda bir yerlerde türküler söyleniyor
Barış Manço Dönence Dinle
Barış Manço Dönence Anlamı – Dönence Ne Anlatıyor?
Eserin hem gizemli, karanlık hem de harekete geçirici, heyecan verici yönleri var. Dinlerken ritme kendinizi kaptırmanız da tüylerinizin diken diken olması da mümkün. Dönencenin anlamına gelince, bu Barış Manço’ya da sorulmuş fakat bu kısacık röportajı dinlemeden önceki düşüncelerimi yazacağım ilk olarak.
Her şey zıttıyla kaimdir der ârifler, burada da ilk bakışta gördüğüm şey bu oldu. Karamsar bir başlangıç var: Simsiyah gecenin koynunda ve yapayalnız beklemek, insanı ürkütmeye yeter derece bir durum. Bunun yanı sıra beklediğinin geleceğini duyuyor, görüyor, biliyor olmak fakat o gelene dek karanlıkta yapayalnız olma duygusu acı verici olsa gerek. Buraya kadar “bir gün gelecek dönence biliyorum” kısmı bile insanın içine bir su serpmiyor. Fakat uzaklarda bir yerlerde güneşlerin doğması işin rengini değiştiriyor. İyilik, güzellik yalnızca bizim için veya bizim başımıza geldiğinde olumlu değildir. Uzaklarda bir yerlerde de olsa büyük bir umuttur. Fakat bunu her şeyin zıttıyla kaim olduğu düşüncesine de bağlayabiliriz. Çünkü buralarda karanlık varsa bir yerlerde de güneş doğuyordur muhakkak.
Buraya kadar benim düşüncelerim bunlardı. Açıkçası Dönence benim için bu eserin düşünce odağında değildi. Barış Manço ise tek odağın Dönenceler olduğunu söylüyor. Düşününce benim düşündüklerim arasında da farklı bir şey göremedim. Çünkü dönenceler de kuzey yarımkürede ve güney yarımkürede aydınlık ve karanlık sürelerini belirliyor. Tam bir zıtlığın ifadesi. Barış Manço ne kadar derinlemesine düşündü de bunu yazdı bilemeyiz elbette fakat nasıl düşünürse düşünsün sonuç aynı kapıya çıkıyor gibi gözüküyor.
Barış Manço Dönence Sırrı (Aslında yalnızca kendi yorumum böyle daha havalı :))
Dikkat çeken başka bir dizede de kupkuru bir ağacın dalı olmaktan ve yine yapayalnız olmaktan bahsediyor Barış ağabey. Bu kısımda dikkatimi çeken şeyin kupkuru bir ağacım değil de, kupkuru bir ağacın dalıyım denmesi. Ağacın, kupkuru da olsa tek bir dalı yoktur. Her zaman dalları vardır, demek oluyor ki kendisini bir köke bağlı hisseden birinin sözleri bunlar. Bu kökte birlikte yaşadığımız daha niceleri, nice dallar var fakat bu dalların arasında kendisini yalnız hissediyor. Ayrıca kökte sorun olmasa da görünürde ağacın kupkuru olduğu düşüncesi de dikkat çekici.
1981 yılında yazılmış bir eser olduğunu göz önünde bulundurmalıyız. Türkiye’nin durumunun hiç de iç açıcı olmadığı bir dönem. Bu da bu kupkuru ağacın Türkiye olduğunu, Barış Manço’nun da kendisini bu ağacın dallarından yalnızca biri olarak gördüğünü düşündürüyor. Uzaklarda bir yerlerde bir şeylerin kök salmasını da soydaşlarımızın Orta Asyadaki varlığına bağlıyorum. Azımsanamayacak bir çoğunluğu ile dindaş, çok büyük bir çoğunluğu ile de soydaş olduğumuz bu Orta Asya Türk devletlerinin her birinin bu eserden 10 sene sonra, SSCB’nin dağılmasıyla bağımsızlığını kazandığını da buradan hareketle düşünmeden edemiyorum.
Dönence Anlamı Hakkında Sonuç
Bu eserin anlamı çerçevesindeki tüm bu yazılar, Barış Manço’nun bunları düşünerek Dönence’yi kaleme aldığını göstermez. Çünkü bunlar, bir şeyler üzerine düşünüp kafa yormayı seven benim düşüncelerim. Bu eserden bu manalar çıkmaz bile diyor olabilirsiniz. Fakat bu bir ufuk meselesidir. Ufkumuzu genişlettikçe bırakın eserleri, her basitliğin altında bile büyük manalar bulabiliriz. O manalar orada olduğu için değil, bizim ufkumuz o manaları oraya getirdiği için…
Elbette her içerikte olduğu gibi değerlendirme tablosuna geçmeden önce birkaç sayfayı ziyaret etmenizi isteyeceğim.
Bir başka düşünce dünyasının kaleminden okumak isterseniz: Sezai Karakoç Leyla Köşesi Şiir Yorumu
Sosyal medya hesaplarımızı takip etmek isterseniz: